DOĞA SENSİN!
Doğa konusunda eğitimciler ve anne babalar olarak sınıfta kaldık!
Hayatın tamamı doğayla etkileşimimiz ile ilgili aslında. Ancak ‘modern hayat’ dediğimiz yapay düzenin bize getirdiği en büyük körlük doğadır. Doğadan uzağız ve gittikçe uzaklaşıyoruz.
Çok da dünyanın umurundaydı! Doğa hep vardı, var oldu, var olacak. Ancak bizim gibi yaşam döngülerine müdahale eden ve kendini dünyanın tek hakimi gören insanoğluna verdiği tepki çok da hoşumuza gitmiyor doğrusu. Bundan yıllar önce bir doğa programı yürütürken çocuklara ‘ Doğanın mı bize ihtiyacı var yoksa bizim mi doğaya?’ diye sorduğumda ‘tabii ki doğanın bize ihtiyacı var!’ cevabı almıştım. İşte bu bilinçle çocuklarımızı yetiştiriyoruz. Sonra da onlardan kendi gelecekleri için dünyayı korumalarını istiyoruz. Daha kötüsü bunu yetişkinlere sorsam kaç tanesi ‘bizim doğaya ihtiyacımız var’ diyecek diye şüphe ediyorum.
Çocuk eğitiminde doğayı merkeze alan bir yapı tasarlamamız gerekiyor. Aslında öğretmeye çalıştığımız her şey doğanın ta kendisi! Coğrafya, fizik, kimya, biyoloji, müzik, sanat, matematik, iletişim… Ders olarak bakınca anlamı ayrı doğada arayınca bulacağınız cevaplar apayrı.
Çocuklarımızı ışıltılı ve yapay düzenlerimiz içinde yine yapay hayatlar yaşayan nesiller olarak yetiştiriyoruz. Sonra okulda doğa programlarıymış! Ne olur birbirimizi kandırmayalım.
Doğayı nasıl hissedecek çocuklar? Hiç papatya toplayıp saçınıza örgüler yapmadıysanız bilemezsiniz tabii! Kelebek kozalarını görmediyseniz ağaçlarda çok zor! Çamura batmadıysa hiç eliniz yüzünüz anlamanız mümkün değil. Ağaca tırmanmadıysanız yaşamamışsınız bence. Piknik yapmadıysanız anlayamazsınız. Ama öyle film şeridi gibi ekoseli örtüler üstünde çizilen jambonlu sandviçli ya da mangallı pikniklerden bahsetmiyorum. Bütün gün çayır çimen oynayıp, yorgun ve aç olarak çantanızdan çıkan kaynamış yumurtayı, keki, salçalı ekmeği arkadaşınızla paylaştıysanız bileceksiniz tabii.
Benim fikrim şudur; doğayı öğretecekseniz önce doğayı öğreneceksiniz. Ailecek bu derse çalışın derim.
Biraz da kitap okuyun çocuklar ile birlikte. Sevgili Banu Bozdemir’in ilkokul için çok sayıda doğa temalı kitapları var. Hem de ne kadar heyecanlı, duygusal, maceralı anlatamam. Doğada yetişmiş insanlar doğayı en iyi anlatanlardır. Şöyle gözümde canlandı da; yeşil çimenler üzerinde, kuş cıvıltıları içinde, top oynarken, ip atlarken, kırmızı yanakları ile dinlenmeye gelen çocuklara okunacak hikayeler gibi hepsi. Tabii bilgisayar başından kaldırmayı başarabilirsek!